BORÇLUNUN ELEKTRONİK TEBLİGAT ADRESİ VARKEN NORMAL YOLLA YAPILAN TEBLİGAT YOK HÜKMÜNDE OLDUĞUNDAN; İTİRAZIN SÜRESİNDE YAPILDIĞI GEREKÇESİ İLE TAKİBİN DURDURULMASINA KARAR VERİLMESİNDE BİR İSABETSİZLİK BULUNMAMAKTADIR.
                        
                             03.03.2025
                        
                        
                             4192
                        
                    
                                
	12. Hukuk Dairesi 2024/857 E. , 2024/5782 K.
	"İçtihat Metni"
	MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
	Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen
	tetkiki davacı//borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava
	dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler
	okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
	Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklının, icra müdürlüğünün, borçluya gönderilen
	ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle itirazın süresinde olduğuna ve takibin durdurulmasına
	yönelik 16.09.2021 tarihli kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece
	mahkemesince; şikayetin kabulü ile müdürlük kararının kaldırılmasına,takibin devamına karar verildiği,
	borçlunun istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan
	reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
	İcra ve İflas Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrası ile 57. maddesinin 1. fıkrasına göre icra işlerinde
	tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ve Elektronik
	Tebligat Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.
	Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında
	belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak
	Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanun ve Yönetmeliğin
	amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi
	(tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu)
	bağlanmasıdır. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde
	işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret
	kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde
	yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da
	açıkça vurgulanmıştır.
	Bir hukuki işlemin tebligat olarak nitelendirilebilmesi için iki unsura ihtiyaç vardır. Bu unsurlar kanunda
	öngörüldüğü şekilde yazılı bildirim ve belgelendirmedir. Bu iki unsurun veya birinin mevcut olmaması
	halinde tebligatın “usulsüzlüğü” değil “yokluğu” söz konusu olur. Bu iki unsur mevcut olmakla beraber
	Tebligat Kanunu’na uygun değil ise usulsüz tebliğ var demektir (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara
	2018, s. 85, HGK'nın 21.12.2021 tarih, 2018/12-255 E. - 2021/1724 K.)
	7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci ESAS NO : 2024/857
	fıkrasında; “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
	1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV)
	sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar. ” Yine aynı maddenin
	ikinci fıkrasında “Birinci fıkra kapsamı dışında gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat
	adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur” üçüncü fıkrasında;
	“Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde
	bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.
	Yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5. maddesinde; “(1) Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere
	tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:
	a)10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV)
	sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.” denilmek suretiyle
	kamu idarelerine elektronik tebligat yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.
	Somut olayda, borçluya, ödeme emrinin posta yoluyla 08.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin
	ise 16.09.2021 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borçlu ...’nün ‘35129-19217-97244’ sayılı etebligat
	adresi mevcut olmasına rağmen, kamu kurumuna ödeme emri tebligatının fiziki olarak usulsüz
	yapıldığı iddiası ile birlikte borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce borçlu idarenin elektronik
	tebligat adresi olmasına rağmen elektronik tebligat adresine tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, icra takibine
	itirazının yasal süresinde olduğu kabul edilerek icra takibinin durdurulmasına karar verildiği
	anlaşılmaktadır.
	İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında atıfta bulunulan Dairemizin bazı
	içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak, icra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat
	usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra
	mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış
	olduğunu dikkate alamaz ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin birinci fıkrası tebligatın
	elektronik yolla yapılmasını zorunlu kıldığından posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Borçluya
	usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesininuygulanma imkanı da bulunmamaktadır. Bu durumda icra müdürlüğünce borçluya yöntemince tebliğedilmiş bir ödeme emri bulunmadığı değerlendirilerek itirazın süresinde yapıldığı gerekçesi ile takibindurdurulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
	Kabule göre de; icra mahkemesince memur işlemi şikayetinin incelenmesi sonucunda, usul ve yasayauygun olmadığı değerlendirilen memur işleminin iptaline, işlemin usul ve yasaya uygun olduğuna kanaatgetirilirse şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesince ödemeemri tebliğ işleminin usulsüz ya da yok hükmünde olduğu denetlenip değerlendirilmeksizin takibindevamına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
	O halde, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesigerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun BölgeAdliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk DereceMahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
	SONUÇ :
	Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı ESAS NO : 2024/857
	HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14.12.2023 tarihve 2022/35 E. - 2023/2142 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Doğubayazıt İcra Hukuk Mahkemesinin15.11.2021 tarih ve 2021/50 E.- 2021/63 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istekhalinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesinegönderilmesine, 04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
	ES Hukuk Bürosu, Şişli Avukatlık Bürosu, Mecidiyeköy Avukatlık Bürosu, Şişli Hukuk Bürosu, Mecidiyeköy Hukuk Bürosu
            
                             
                        