DAVACININ SUNDUĞU BEYANIN FERAGAT Mİ VAZGEÇME Mİ OLDUĞUNU TESPİT ETMEK İÇİN DAVACININ AMACI YORUMLANMALIDIR.
8. Hukuk Dairesi 2022/4656 E. , 2024/4236 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2021/16 E., 2022/18 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 260 ada 42 parsel sayılı 24.248,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, " parsel üzerinde krokisinde (A) harfi ile gösterilen kargir cami ve (E) harfi ile gösterilen kargir su deposu Türkiye Taş Kömürü Kurumuna aittir ve (B) harfi ile gösterilen baz istasyonu Avea, (C) harfi ile gösterilen Vodafone, (D) harfi ile gösterilen Türkcel Şirketlerine aittir ve (F) harfi ile gösterilen bir katlı kargir ev ... Akengin'e aittir " şerhleri verilmek suretiyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Zonguldak ili Merkez ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 260 ada 42 parsel sayılı taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin verdiği önceki karar, Yargıtay tarafından bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; " doğru sonuca ulaşabilmek için Mahkemece öncelikle, davacının dava konusu taşınmazla ilgili olarak ecrimisil ödeyip ödemediğine ilişkin bilgi ve belgelerin Milli Emlak Müdürlüğü’ nden dosya arasına celp edilmesi, dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf ve zilyetlik tanıkları, tespit bilirkişileri, fen bilirkişisi, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif yapılması ve bu keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu edilen taşınmazın niteliğinin ne olduğu, taşınmazın temyize konu bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, dava konusu taşınmaz üzerinde asli zilyetliğin hangi tarihte başladığının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasında oluşabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılması, ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın temyize konu bölümünün toprak yapısını ve niteliğini belirtir ve önceki tarihli ziraatçi bilirkişi raporunu irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişi heyetinden dosya kapsamında yer alan hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın temyize konu bölümünün incelenen fotoğraflara göre önceki tarihli jeodezi raporunu irdeler şekilde sınırlarını ve niteliğini belirlemesini istenilmesi, taşınmazın temyize konu bölümünün tüm yönlerinden gösterir fotoğraflarının çektirilmesi, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi, dava konusu taşınmazla ilgili olarak davacının ecri misil ödeyip ödemediğinin kesin olarak belirlenmesi, davacının dava konusu taşınmazla ilgili olarak kendiliğinden ecri misil ödemesi halinde zilyetliğin fer'i nitelikte, cebri icra tehdidi altında ödemesi halinde zilyetliğin asli nitelikte olacağının gözönünde bulundurulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi " değinilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; " davacının, davadan feragat ettiği " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 123 üncü maddesinde " Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir."; 307 nci maddesinde ise "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir" hükümlerine yer verilmiştir.
Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat ile davanın geri alınması, mahiyeti ve sonuçları itibariyle birbirinden farklı kavramlardır.
Davanın geri alınması, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak davanın takibinden vazgeçilmesi olup burada, davacı talep ettiği haktan (talep sonucundan) feragat etmemektedir.
Davadan feragat ise, talep edilen haktan, talep sonucundan vazgeçmektir.
Davadan feragat davalının rızasına (muvafakatına) bağlı olmadığı halde, davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.
Davadan feragat halinde, feragat edilen hak ileride tekrar dava konusu yapılamaz ve yapılır ise mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilir. Davanın geri alınması durumunda ise, geri alınan dava ileride tekrar açılabilir.
İfade edildiği üzere, davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçlarının birbirinden çok farklı olduğu dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafın hangi tabirleri kullandığından ziyade, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğu dikkatlice incelenmeli ve davacı tarafın beyanı yorumlanmalıdır.
Eldeki davada; davacı tarafından sunulan dilekçede, " Açtığım taşınmaz davasını yaşım ve rahatsızlığım nedeniyle geri çekiyorum. Davadan vazgeçiyorum " ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Davacının beyan dilekçesi içeriğine göre, hakkın özünden vazgeçme iradesinin bulunmadığı, yaşının ve rahatsızlığının sebebiyle davasını geri aldığı izahtan vareste olup davacı tarafın hakkın özünden vazgeçmesi söz konusu olmadığından, davadan feragat ettiğinden bahsedilemez.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, davacı tarafın beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve davadan feragatin söz konusu olmadığı, beyanının ancak davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.