EVLİLİK BİRLİĞİNİN DEVAMI SIRASINDA DAVACININ DAVA DIŞI EŞİ TARAFINDAN SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ NİTELİĞİNDEKİ EYLEMİNİ BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİREN KİŞİ, EVLİLİK BİRLİĞİNİN TARAFI OLMAMASI NEDENİYLE ÜÇÜNCÜ KİŞİ KONUMUNDA OLUP DAVALININ SALT EVLİ BİR KİŞİYLE BİRLİKTE OLMAK ŞEKLİNDEKİ EYLEMİ DOĞRUDAN DOĞRUYA DAVACIYA BİR KİŞİLİK HAKKI İHLALİ SAYILMAZ.
                        
                             04.10.2024
                        
                        
                             983
                        
                    
                                
	ESAS NO : 2021/4-955
	KARAR NO : 2022/1119
	T Ü R K M I L L E T I A D I N A
	Y A R G I T A Y I L A M I
	INCELENEN KARARIN
	MAHKEMESI : Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
	TARIHI : 30/01/2020
	NUMARASI : 2019/339-2020/32
	DAVACI : Erdinç Satulu vekili Av. Faysal Nedre
	DAVALI : Giray Rerüg vekili Av. Haluk Yabka
	1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahramanmaras
	1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne iliskin karar davalı vekili tarafından temyiz
	edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmus, mahkemece Özel Daire bozma kararına karsı direnilmistir.
	2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmistir.
	3. Hukuk Genel Kurulunun usule iliskin bozma kararından sonra mahkemece verilen karar davalı vekili
	tarafından temyiz edilmistir.
	4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra geregi görüsüldü:
	I. YARGILAMA SÜRECI
	Davacı Istemi:
	5. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dısı esi ile Kahramanmaras 1. Aile Mahkemesinin
	2012/629 E.,2012/1041 K. sayılı 15.02.2013 tarihinde kesinlesen kararı ile bosandıklarını, bosanma
	kararında esinin müvekkilini davalı ile aldattıgının belirtildigini, davalının müvekkilinin esi ile gayri resmî
	bir hayat sürerek hatta evine girerek çocuklarının gözü önünde aldatma eylemini gerçeklestirdigini, evliligi
	sona eren müvekkilinin bu olayın etkisinden kurtulamadıgını, davalının üç yıldan beri dava dısı es ile
	aralıksız bu iliskiyi devam ettirdigini, evlilik birligi dısındaki birlikteligin müvekkilinin sosyal ve kisilik
	degerlerine saldırı niteliginde oldugunu, davalının bilerek ve isteyerek duygusal ve cinsel iliskiye girmek
	suretiyle dava dısı esin eylemine katıldıgından manevi olarak ugranılan her türlü zarardan sorumlu
	oldugunu ileri sürerek 10.000TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar
	verilmesini talep etmistir.
	Davalı Cevabı:
	6. Davalı davaya cevap vermemis; ancak davalı vekili yargılama sürecindeki beyanlarında davanın reddi
	gerektigini savunmustur.
	Mahkeme Kararı:
	7. Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli ve 2013/597 E., 2014/347 K. sayılı
	kararı ile; davacı ile esi arasında görülen bosanma davasında tanıkların beyanları ve toplanan deliller ile
	davalının davacının esi ile evli oldugu sırada iliskisinin oldugu anlasılarak yasanan aldatma eyleminin
	bosanmaya sebebiyet verdiginin kabul edildigi, bu durumun davacının kisilik haklarına ve manevi
	degerlerine saldırı teskil ettigi gerekçesiyle davanın kabulü ile 10.000TL manevi tazminatın davalıdan
	tahsiline karar verilmistir.
	Özel Daire Bozma Kararı:
	8. Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karsı süresi içinde davalı
	vekili temyiz isteminde bulunmustur.
	9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 12.10.2015 tarihli ve 2014/13886 E., 2015/11178 K. sayılı kararı ile;
	“…Somut olaya gelince, davalının ve dava dısı esin davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma
	mahiyetindeki davranıslarının manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceginin tartısılması gereklidir.
	Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının dava dısı esinin TMK’nın evlenmeyle ese
	yükledigi ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülügünü ihlali nedeniyle, Kanun’un 185. ve 174.
	maddeleri uyarınca bosanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte oldugu
	kuskusuzdur. TMK’daki düzenleme, dava dısı esin evlenme ile kurulan aile birliginin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dısı es kendi iradesi ile bu birligin tarafı olmayı kabul etmis ve
	yasanın kendisine tanıdıgı hak ve yükümlülükler altına girmistir.
	Davalının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyecegine gelince, davalının dogrudan
	davacının bedensel veya ruhsal bütünlügüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulundugundan söz edilemez.
	Söz konusu Kanunda yükümlülügünü ihlal eden esin eylemini birlikte gerçeklestirdigi kisiler yönünden
	herhangi bir düzenleme getirilmemistir.
	Dava konusu eylemin gerçeklestigi tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın müteselsil
	sorumluluga iliskin hükümlerinin de uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu Kanun’un 50.
	maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluguna gidilebilecekler gösterilmistir. Yukarıda
	açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine
	Kanun hükmünün aradıgı anlamda istirak hali de söz konusu olamaz. Zira istiraken islenebilir bir eylemin
	varlıgının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da islenebilir olması gerekir. Ayrıca
	haksız fiil sorumlulugunu, genis ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülügünü ihlal etmeye istirak
	çerçevesinde degerlendirmek, bu sorumlulugu belirsiz hale getirecektir.
	Açıklanan nedenlerle, BK.49 (TBK.58) maddesine göre, davalının eylemi, davacının kisilik degerlerine
	saldırı olusturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek,
	davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan
	gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmis olması usul ve yasaya uygun düsmediginden kararın bozulması
	gerekmistir….” gerekçesiyle bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin hükmün oy çoklugu ile
	bozulmasına karar verilmistir.
	Direnme Kararı:
	10. Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.01.2017 tarihli ve 2016/283 E., 2017/48 K. sayılı
	kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, aldatma olayında iki eylem ve iki eylemci bulundugu, ilk
	eylemin aldatan esin sadakat yükümlülügüne aykırı eylemi, ikinci eylemin ise davalının isbirligi yaptıgı
	aldatan esin gerçekte sadakatle yükümlü ve o esle cinsel beraberlik yasama hakkına sahip olan, bu hakkın
	ahlâki ve yasal tek sahibi olan yasal esin (davacının) yerine geçerek aldatan ese tatmin duygusu vererek
	yasal esin esini baskasıyla paylasmama hakkını ihlâl etmek oldugu, bu ihlâlin yasal es olan davacının aile
	degerlerine davalı tarafından gerçeklestirilen yogun bir saldırı olusturdugu, buna göre aldatan esin
	eyleminde sadece aldatan esi sorumlu tutmanın ve davalıyı sorumlu tutmamanın hukuksal olarak ve ahlâki
	olarak son derece yanlıs olacagı, davalının evli oldugunu bilerek davacının esiyle gayri resmî iliskiye
	girerek yasalar ile örf ve adet hukuku tarafından korunmayan haksız bir davranıs içine girdigi, davalının bu
	davranıslarının haksız eylem niteliginde oldugu, dava dısı esin evli oldugunu bilerek iliskiye giren
	davalının evlilik birliginin gerektirdigi sadakat yükümü bulunan esin sadakatsizlik eylemine katıldıgından
	her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle direnme
	kararı verilmistir.
	11. Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karsı süresi içinde davalı
	vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.2019 tarihli ve 2019/4-205 E., 2019/439 K. sayılı kararı ile; bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık
	bulundugundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, isin esasına yönelik temyiz
	itirazları incelenmeksizin karar usulden bozulmustur.
	12. Kahramanmaras 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.01.2020 tarihli ve 2019/339 E., 2020/32 K. sayılı
	kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun usul bozması dogrultusunda 5237 sayılı Türk Ceza
	Kanununda zina eylemi suç sayılmamıs olsa da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile zina/aldatma
	eyleminin mutlak bir bosanma sebebi olarak sayıldıgı, bu tür eylemlerin yasal düzenlemelerle suç
	olmaktan çıkarılmıs olmasının ahlâka aykırılıgını ve haksızlıgını ortadan kaldırmadıgı, davacının esinin
	evli olmasına ragmen bir baskası ile cinsel ve duygusal iliskiye girmesinin evlilik sözlesmesi ile
	baglandıgı, sadakat borcu altına girdigi esine karsı haksız eylem niteliginde oldugu, davalının da evli
	oldugunu bilerek davacının esiyle gayri resmî iliskiye girerek gerek yasalarca, gerek örf ve adet hukukunca
	korunmayan haksız bir davranıs içine girmek suretiyle dava dısı aldatan esin sadakatsizlik eylemine
	katıldıgı, her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle
	direnme kararı verilmistir.
	Direnme Kararının Temyizi:
	13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmistir.
	II. UYUSMAZLIK
	14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyusmazlık; evlilik birligi devam ederken,
	davacının esi ile evli oldugunu bilerek birlikte olan davalının bu eylemi nedeniyle davacının manevi
	tazminat isteminde bulunup bulunamayacagı noktasında toplanmaktadır.
	III. GEREKÇE
	15. Direnme kararının verilmesinden sonra temyiz incelemesi asamasında Yargıtay Içtihatları Birlestirme
	Büyük Genel Kurulunca verilen 06.07.2018 tarihli ve 2017/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birlestirme kararı
	ile "Evlilik birligi devam ederken eslerden biri ile evli oldugunu bilerek birlikte olan üçüncü kisiye karsı
	diger esin manevi tazminat isteminde bulunamayacagına" karar verilmistir.
	16. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüsmede, anılan içtihadı birlestirme kararının eldeki
	uyusmazlıga etkisi tartısılıp degerlendirilmistir.
	17. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Içtihadların birlestirilmesini istemek yetkisi ve baglayıcılıgı”
	baslıklı 45. maddesinde;
	“Içtihadların birlestirilmesini Birinci Baskan, dogrudan dogruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel
	kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Bassavcısının bizzat yazı ile basvurması
	hâlinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.
	Diger merci veya kisilerin gerekçe göstererek yazılı basvurmaları hâlinde, içtihadı birlestirme yoluna
	gitmenin gerekip gerekmedigine Birinci Baskanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir.
	Içtihadı birlestirme kararlarının degistirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukarıdaki usule baglıdır.
	Içtihadı birlestirme görüsmeleri, alınmıs olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.
	Içtihadı birlestirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye
	mahkemelerini baglar.
	Içtihadı birlestirme kararlarının niteligini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda
	Adalet Bakanlıgına bildirilir. Adalet Bakanlıgı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına
	bu kararları gecikmeksizin duyurur.
	Içtihadı Birlestirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüslerle baglı
	olmaksızın sorunu baska bir görüsle karara baglayabilirler.”
	Hükmü yer almaktadır.
	18. Anılan yasal düzenleme geregince, içtihadı birlestirme kararlarının benzer hukukî konularda Yargıtay
	genel kurulları, daireleri ve adliye mahkemeleri için gerekçeleri ile açıklayıcı, sonucu ile baglayıcı
	oldugunda kusku bulunmamaktadır.
	19. Tüm bu açıklamalar, yasal düzenlemeler ve 06.07.2018 tarihli ve 2017/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı
	birlestirme kararı ısıgında somut olay incelendiginde; davacının dava dısı esi ile evli oldugunu bilerek
	birlikte olan davalının bu eyleminin, davacının kisilik haklarına saldırı niteliginde bulundugu iddiasıyla
	manevi tazminat talep edildigi anlasılmaktadır.
	20. Davacının dava dilekçesinde manevi tazminat istemine dayanak olarak gösterdigi maddi olgular;
	evlilik birliginin devamı sırasında davacının dava dısı esi tarafından sadakat yükümlülügünün ihlâli
	niteligindeki eylemini birlikte gerçeklestirdigi kisi olan ve evlilik birliginin tarafı olmaması nedeniyle
	üçüncü kisi konumunda bulunan davalının salt evli bir kisiyle birlikte olmak seklindeki eylemine
	iliskindir. Davalının, dava dısı es ile evli oldugunu bilerek birlikte olmaktan ibaret oldugu anlasılan
	eyleminden baska dogrudan dogruya davacıya yönelik olarak bagımsız, özel ve nitelikli bir kisilik hakkı
	ihlâlinde bulunduguna dair bir iddia da bulunmamaktadır. Bu nedenlerle eldeki davanın konusu itibariyle
	06.07.2018 tarihli ve 2017/5 E., 2018/7 K. sayılı Yargıtay içtihadı birlestirme kararı kapsamında
	degerlendirilmesi gereklidir.
	21. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 45/5 maddesi geregince
	baglayıcı olan söz konusu içtihadı birlestirme kararı ile "Evlilik birligi devam ederken eslerden biri ile evli
	oldugunu bilerek birlikte olan üçüncü kisiye karsı diger esin manevi tazminat isteminde
	bulunamayacagına" karar verilmis olmakla davacı tarafından üçüncü kisi konumundaki davalı aleyhine
	açılan manevi tazminat davasında mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan bu degisik
	gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmistir.
	IV. SONUÇ:
	Açıklanan nedenlerle;
	Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan degisik gerekçe ve
	nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta
	olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi geregince BOZULMASINA,
	Istek hâlinde temyiz pesin harcının yatırana geri verilmesine,
	Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi geregince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.09.2022
	tarihinde oy birligi ile kesin olarak karar verildi.
            
                             
                        