İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

SATIŞ VAADİ ŞERHİ BULUNAN TAPU KAYDINA HACİZ KONULMASI

19.07.2018 16288

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2012/15866

 Karar Numarası: 2012/32868

Karar Tarihi: 13.11.2012

:Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 19/04/2012 NUMARASI : 2012/55-2012/595 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu .......Otomotiv İnş.Yay. Gıda Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında çeke dayalı olarak başlatılan iki ayrı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, alacaklının talebi ile 22/09/2011 tarihinde ... ada .. parsel sayılı taşınmazın .....Blok Giriş kat .... ve ... nolu bağımsız bölümlerinin kaydına haciz konulduğu şikayetçi üçüncü kişilerin, yapılan sözleşme gereğince ileride borçlu şirkete bırakılacak taşınmaza haciz konulduğunu belirterek; birleşen dosyada şikayetçi üçüncü kişinin, satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazı dosya borçlusundan satın aldığını belirterek haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istem kabul edilerek haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Üçüncü kişilerin, adlarına kayıtlı taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir (HGK’nun 24.09.1997 tarih 1997/15-461 E. 1997/729 K.; HGK’nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E. 2001/516 K.; HGK’nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-198 E. 2004/183 K.). Hukuk Genel Kurulu'nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E. 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haciz edilebilmesi için haciz tarihinde borçlunun adına kayıtlı olması zorunludur. Bir başka deyişle; haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3.kişi adına kayıtlı olan taşınmaz borçlunun borcu için haczedilemez. Ancak taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasının istenebilmesi için şikayetçinin şikayet tarihi itibariyle taşınmazın maliki olması zorunludur.

Somut olayda, şikâyetçilerin, şikayet tarihinde şikayet konusu 7 nolu bağımsız bölümün maliki olmadıkları ve yine şikayetçi A... T...A...’nın şikayet tarihinde şikayet konusu 8 nolu bağımsız bölümün maliki olmadığı gör��lmüştür. İcra takibinde taraf olmayan ve takipte üçüncü kişi durumunda olan şikayetçinin malik olmadığı taşınmaz ile ilgili şikayet hakkı olmadığından, şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekir.

 Öte yandan, birleşen dosya şikayetçisi N.. T.. K..'ın satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak 8 nolu bağımsız bölüm üzerine konulan haczin kaldırılmasını istediği, satış vaadi sözleşmesinin incelenmesinde, borçlu şirket tarafından 17.01.2011 tarihinde düzenlendiği ve satış vaadi sözleşmesinin 31.01.2011 tarihinde tapuya şerh edildiği anlaşılmaktadır. 2644 Sayılı Tapu Kanunu'nun 26.maddesi hükmü gereğince, noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri, taraflardan birinin isteği üzerine tapu sicil müdürlüğünce gayrimenkulün siciline şerh edilebilir. Bundan amaç, sözleşmeye aleniyet kazandırmak, edinilen kişisel hakkı kuvvetlendirerek beş yıl süreyle üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir hale getirmektir. Çünkü Türk Medeni Kanunu'nun 1020. maddesi uyarınca tapu sicili aleni olup, hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, bu kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Tapu Kanunu’nun 26.maddesi uyarınca sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi (5) yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Haczin kaldırılması için anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3. kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanması zorunludur.

Buna göre, şikayetçi N..T..K.. adına satış vaadi şerhi tapu kaydına işlenmiş ise de adına verilmiş ve kesinleşmiş herhangi bir tapu iptali ve tescil kararı sunmadığı gibi böyle bir iddiası da bulunmadığından, haczin kaldırılması isteminde bulunması mümkün değildir. O halde, mahkemece, .. nolu bağımsız bölüm yönünden şikayetin tümden, .. nolu bağımsız bölüm yönünden şikayetçi A.. T.. A..’nın şikayetinin ve şikayetçi N..T.. K..'ın birleşen şikayetinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilerek, yalnızca .. nolu bağımsız bölüm yönünden şikayet tarihi itibari ile tapuda malik olan şikayetçilerin hisseleri üzerinden haczin kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken aktif husumet hususlarının göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde bütün şikayetçiler yönünden ve taşınmazların tamamı üzerinden haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.